Trump yönetimi tarafından Powell’ın yerine geçmek üzere listeye alınanlardan biri olan James Bullard Eylül ayında faiz kesinti ihtimalini çok yüksek görüyor. 

 

Powell Jackson Hole Sempozyumu’nda yapmış olduğu açıklamalarda Eylül ayı faiz kesinti beklentilerini destekler seviyede söylemde bulunmuştu. Piyasaların da beklentisi bu yönde. Powell son açıklamalarında en güncel işgücü piyasa raporuna dayanmış ve 25 baz puanlık faiz kesintisine artık neredeyse tamamlanmış bir iş olarak bakmıştı. 

 

Buna karşın Bullard Powell’In Ekim veya Aralık ayı para politika toplantılarına dair herhangi bir söylemi olmadığını sözlerine ekledi. Bullard 2026 yılına giderken 100 baz puanlık bir faiz kesintisi öngörüsünü koruyor. Bullard da piyasa verilerini yakından takip etmenin önemine vurguda bulunuyor.

 

Bullard’a göre Powell ABD Merkez Bankası’nın bulgularını başarılı bir şekilde değerlendirerek iyi bir iş çıkardı. 

 

Fed’in işleyişine dair çerçeve anlaşmasında Jackson Hole Sempozyumu’nda değişiklikler yapılabileceği ve açıklanacağı daha öncesinde belirtilmişti. Bu detaylar geçtiğimiz hafta detaylı ve başarılı bir şekilde savunuldu. 

 

Bullard’a olağanüstü teknoloji odaklı bir ekonomi ve durgun geleneksel bir ekonomi olan iki ayrı yüzü olan Amerikan ekonomisinin yönetilmesi sorulduğunda bir önceki St. Louis Fed Başkanı Bullard gelir ve servet dağılımının Fed için daha önemli konular haline geldiğini düşündüğünü belirtti. Bullard’a göre Fed'in sadece tüm ekonomi için faiz oranı politikası sağlayarak işlerini ne oranda gerçekleştirebileceği o kadar da açık tanımlanmış değil. Eğer ABD’de faiz oran yapısı değiştirilecek olursa bu herkesi etkileyecektir.

Bullard bu konu üzerine araştırma yaptığını ve kendi açısından bu detayları daha iyi anlamaya çalıştığını belirtiyor. Bullard’a göre bu konu makroekonomi açısından önemini korumaya devam edecek. 

 

Daha önceki haftalarda eğer görev teklif ederse kabul edip etmeyeceği sorulduğunda Bullard, ABD Hazine Bakanı ve Hazine Bakanlığı ofisi ile temas halinde olduğunu ama gelinen noktada bu durumun hala bir teklif aşamasında olmadığını belirtti. 

 

Başarılı olacağına inandığı sürece bu görevi kabul edebileceğini belirten Bullard, ABD’de istikrarlı bir enflasyon seviyesi yakalanmasının ve bunun savunulmasının önemine vurgu yaparken aynı zamanda para biriminin seviyesinin korunması gerektiğini ve ayrıca Fed’in bağımsız yapısının da savunulması gerektiğini belirtti. 

 

Fed’in resmi %2 oranındaki enflasyon hedefinin artırılıp artırılmaması gerektiği sorulduğunda Bullard bu seviyenin kesinlikle değiştirilmemesi gerektiğini belirtti. Bu oranın artık uluslararası bir standarda dönüştüğünü belirten Bullard ABD’nin bu standarttan sapması durumunda ekonominin kaos yaşayabileceğini belirtti. Bullard bu konuda 1970’lerin yüksek enflasyonlu kaos ortamını örnek olarak verdi. Bunun kontrol altına alınmasının yıllar aldığını vurgulayan Bullard böylesi bir kaos ortamına dönmenin istenmeyeceğini sözlerine ekledi. Bullard resmi enflasyon hedefine er ya da geç erişileceğini açıkladı. ABD'de enflasyon seviyesi her düştüğünde politika faizinin aşağı yönde çekilmesini savunan Bullard piyasa verilerinin yakından takip edilmeye devam edilmesinin önemine vurgu yaptı.

 

Bullard’a Trump'ın Fed karşısındaki tutumu sorulduğunda Bullard Fed’in yaptıklarını Fed Yasası’na bağlı olarak gerçekleştirdiğini belirtti. Tüm Fed uygulamaları ABD yasaları çerçevesinde ortaya çıkıyor. Bullard’a göre eğer ABD yönetimi ve Kongre bu yasal zemini değiştirmek isterse tabi bunu yapabilir ama Bullard para politikasının yasalara göre yönetilmesinin üst seviyede önemine vurgu yaptı. 

Tarihte daha öncesinde ABD yönetimi ve Kongre Fed’in yasal zeminin birkaç kez değiştirmiş ama bunun sonuçları çok da sağlıklı olmamış. 

 

Fed tüm kararlarını Federal Açık Piyasa Komitesi’yle (FOMC) alıyor. Tüm Komite üyeleri kurallar çerçevesinde atanıyor. FOMC gündelik politika yönetimi yerine uzun vadeli devlet politikalarını uygulamaya çalışıyor. Eğer Fed gündelik yönetilecek olursa bu durumda piyasalar bu huzursuzluğu hisseder ve buna göre tepki verir. 

 

ABD piyasa katılımcılarının hiçbirinin ek risk primlerine maruz kalmaması gerekir Bu sebeple Fed'in bağımsız işleyiş süreci çok önemli bir ana konu.