Enflasyon baskıları küresel ölçekte uzun bir süre daha aramızda olacak. Normalleşme için yapılacak çok iş var ve bu uzun bir zaman alacak. Dünyanın kürese ölçekte faiz artırımlarına uyum sağlamakta zorlanacağı görülüyor.

 

Merkez bankalarının uzun bir dönem boyunca enflasyonu resmi enflasyon hedefine (yaklaşık olarak ort. %1.5 - % 2.0 ) çıkarabilmek için mücadele etmeleri ardından yaklaşık olarak 10 sene geçmesiyle birlikte artık aynı merkez bankaları ters yönde aynı enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyorlar. Yeni bir enflasyon çağının eşiğinde olabiliriz. Merkez bankalarının, özellikle, politika oranlarını daha uygun seviyelere yükselterek bu değişim gösteren makroekonomik ortama uyum sağlaması gerekiyor.

 

Dünya ekonomisi artık genişletici para politikalarına daha az güvenmeyi öğrenmeli.

Yaşadığımız dönem adına önemli bir ayrıntı; önceki birkaç on yılda deflasyonist güçlerin yaratılmasında büyük rol oynayan küreselleşmiş bir dünya artık geri çekilmektedir.

 

Yükselmeye devam eden enflasyonun arkasındaki güçlerin çoğu hala yerinde ve buna ek olarak bunlara yenileri eklenmeye devam ediyor. Yüksek enflasyon ortamında her zaman için yaygın olduğu üzere, sektörler ve fiyatlar-ücretler arasında fiyat yayılmalarının arttığına dair işaretler görülüyor. Küreselleşmiş dünyada son on yıllarda enflasyonu düşük tutan yapısal faktörler küreselleşme geri çekildikçe etkilerini kaybediyor.

 

Piyasalarda ücret – fiyat sarmalına dolanmış kalıcı enflasyon baskılarının devam edeceğine dair beklentiler var.

 

Artık merkez bankalarının bugüne kadar uyguladıkları stratejilerden daha farklı stratejiler denemeleri zamanı geldi. Bugüne kadar merkez bankaları piyasa ve ekonomileri canlandırmak istedikçe fiyat dengesini sürekli bozdu.

 

Esnek uzun vadeli mali veya parasal büyümeyi artırmanın artık makroekonomik teşviklere dayanamayacağı anlaşılmalı. Büyüme ancak yapısal politikaların üretken ekonomik kapasiteyi güçlendirmesi aracılığıyla başarılabilir.

 

Birçok ülke ekonomisi, faizleri artırmak zorunda kaldığında, ülkenin mevcut borç yükü göz önünde alındığında bunda çok zorlanacaktır. Bazı ülkeler bu faiz artırımını sadece yapmak zorunda kalacaklardır. Bu durumdaki zorluğun aşılabilmesi için öncelikli olarak ekonomik büyüme kapasitesinin güçlendirilmesi çok önemlidir.

 

Günümüze kadar birçok ülkede hane halkları, şirketler, finansal piyasalar ve egemenler düşük faiz oranlarına ve bununla birlikte uygun finansal koşullara çok fazla alıştılar. Yeni düzene geçişte zorluk yaşanacağı ortadadır. Borçlu fakat daha yüksek potansiyel büyümeye sahip ülkelerin yüksek nominal ve reel faiz oranlarına dayanmaları daha kolay olacaktır.