Federal Rezerv agresif bir para politikası ve sıkılaştırma döngüsüne girmeden önce uzmanlar yatırımcıların portföylerindeki emtia ve altın miktarlarını artırmalarını öneriyor

Ons altın fiyatı şu aralıkta 1900 $ - 1950 $ arasında konsolide olurken kısa vadede, üç aylık bir süre içerisinde, ons altının ilk hareketinin yukarı yönlü olacağı öngörülüyor.

Enflasyon baskıları ve düşük reel getiriler sorunu halledilemedikçe ons altının tarihi zirvesini rahatlıkla geçebileceği belirtiliyor. Bu görüşü savunan kurumlardan biri de Société Générale. Kurum ons altının bu yıl içerisinde bulunduğumuz ikinci çeyrek içerisinde 2200 $ seviyesini geçeceğini düşünüyor.

 

Yatırımcıların değerli metaller bir yana en çok ilgi gösterdikleri diğer sektörler enerji ve temel metaller sektörleri. Özellikle temel metaller arasında bakır önemli bir yatırım aracına dönmüş durumda. Değerli metaller arasında endüstriyel kullanım alanı oldukça geniş olan gümüş ve paladyum da son dönemlerde dikkat çeken yatırım varlıkları.

Yatırım portföyünün gücünü koruyabilmek için petrol satın alımı üzerinde dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı oluşturuyor. Uzmanların dikkat çektikleri nokta, enflasyon baskısını azaltmak isteyen merkez bankalarının bu baskıya tepki vererek yeni bir makroekonomik denge kurması sonucu, ekonomik durgunluğa sebep olma pahasına, örneğin varil petrol fiyatı 60 $ seviyesine düşecek olursa yatırım portföyleri ciddi zarar görebilir.

 

Société Générale ile birçok uzman analist küresel ekonominin yeni bir döngüye girmesiyle ekonomik risklerin önemli ölçüde yükseldiği vurgusunu yapıyorlar.

Küresel ekonomi enflasyon baskılarının kalıcı hale gelmiş gibi gözükmesiyle yeni bir riskli aşamaya geçiyor. Batılı merkez bankaları üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yapıp enflasyonla aralarında oluşan boşluğu doldurmayı hedefliyorlar, ama şu da görülüyor ki birçok merkez bankası enflasyon eğrisinin çok fazla gerisinde kalmış durumda. Federal Rezerv’in yakın zamanda daha şahin bir duruş göstereceği hesaba katılarak emtiaların değer kazanmaya devam edeceği bunun yanında hisse senedi endeksi ve kripto para gibi risk varlıklarının yatay seyredebileceği veya düşebileceği söylenebilir.

 

Küresel piyasalarda risklerin yükselmesine karşın bazı analistler ana ekonomilerde bir resesyon veya stagflasyon yaşanmayacağını düşünüyor.

 

Ekonomilerde dayanıklılığın birkaç kaynağı vardır; güçlü büyüme ivmesi, makroekonomik dengelerde istikrar, büyük miktarlarda hane halkı tasarrufları, güçlü şirket bilançoları, piyasalarla uyumlu para politikaları ve sorunlara odaklanan eyleme geçebilen, çözüm üretebilen maliye politikaları. Ekonomide dayanıklılığı bu kalemler oluşturur. Ancak ana risk piyasalarda güven şoku yaşanmasıdır. Güven kalmadığında yukarı her bir kalem gücünü yitirir.

 

Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz öyle görünüyor ki küresel ekonominin dengesizliğinde ana belirleyen olan konuların başında geliyor. Bu artmaya devam eden kriz jeopolitik belirsizliği artıracak ve emtia fiyat enflasyonunu daha da yukarı çekecektir.

 

Ukrayna krizinin ardından soğuk savaş benzeri bir döneme girilebilir. Ki böyle bir durumda savunma, enerji ve gıda stratejik öneme sahip politika alanlarına dönüşebilir. Savunma sektörleri bu temel üzerinde genişlemeye devam edecekken, merkez bankaları varlıklarındaki riskleri azaltabilmek için altın rezervlerini artıracaktır.

Her ne kadar yakın dönem enerji fiyatları hızlı bir şekilde artıyor olsa da Doğu Avrupa’da yaşanan jeopolitik kriz küresel yeşil enerjiye geçişi hızlandıracak bir etki yapmış durumda. Yeşil enerjiye geçiş süreçleri hızlandırılacaktır. Yeşil enerji sektöründe özellikle hidrojene geçiş sürecinde yeni yatırım alanları kurulması hızlanacaktır.